Suçlu Olduğunu Bile Bile Nasıl Suçluları Savunuyorsun?
Öncelikle şunu söyleyelim ki, avukatlar savundukları kişiyle özdeşleşmez, özdeşlememeli. "Ben şunun avukatıyım, bunun vekiliyim" diye kendini öne çıkaran birini görürseniz, bence oradan uzaklaşın. Çünkü "kişiliği" veya "bilgisi" ile değil de "aidiyeti" ile varolmaya çalışan birisi, asla kendisi olamayacaktır.
Şimdi gelelim sorunun cevabına.
Öncelikle karar kesinleşinceye kadar herkesin masum olduğunu söylemekte dilimizde tüy bitti ama hala anlamamakta ısrar edenlerin olduğunu vurgulayalım. Hakkında verilen karar ile ilgili ulusal ve hatta uluslararası hukuk yolları tüketilmiş olup da, suçluluğu konusunda bir fikir ayrılığı söz konusu değilse, o zaman o kişi suçludur. Ve zaten bir kişinin suçluluğu konusundaki karar kesinleşince, fail/sanık olan kişi "hükümlü" halini alır ve artık o kişinin avukatıyla arasında bir vekillik ilişkisi kalmaz.(Hükümlü kişinin vekili ancak hükümlünün vasisi tarafından verilen vekaletname ile olur!)
Bir kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma (yargılama) başladığında, kişinin kendisini savunma, lehine olan delilleri ileri sürebilme hakkı vardır. Hatta, kişinin ikrarı (suçu kabulü) konusunda dahi tartışmalar vardır. Bununla birlikte "Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz." (Anayasa madde 38/5). Hal böyle olunca, Devlet dahi vatandaşını bir suç nedeniyle ikrara zorlayamazken, Modern Devlet Anlayışı ile Devlet bu hakkından feragat etmiş iken, vatandaşların, özel veya kamu kurum veya kuruluşlarının böyle bir iddiada bulunmaları mümkün değildir, böyle bir iddia ileri sürülse dahi, hiçbir değeri yoktur.
Gelelim en can alıcı cevaba. Hiçbir avukat "benim müvekkilim suçsuzdur" demez. Çünkü ceza yargılamasında mahkemeler, "suçlu"yu değil, "suçu sabit olan kişi veya kişileri" tespit etmeye çalışır. Bu nedenle bir avukat "müvekkilimin üzerine atılı itham/iddia sabit olmamıştır" diyebilir. Çünkü ceza yargılaması, soruşturma sonucunda savcının düzenlediği bir iddianame (iddiaların yazıldığı resmi belge) ile itham dile getirilerek mahkemeye verilir. Mahkemelerde yapılan yargılamalarla, iddianamedeki ithamlar hakkında kesin kanaate ulaşılırsa ceza verilir. Aksi her türlü ihtimalde (delil yetersizliği, ithamın ispatının mümkün olmaması, ithamın ispatının eksik kalması vs) yargılanan kişi (sanık) beraat eder.
Neticeten kısaca şunu söylemeliyiz ki; avukatlar suçluları savunmazlar, bazıları birilerini daha baştan suçlu ilan eder ve hak-hukuk bilmeden konuşurlar. Biz avukatlar ise, kadim mesleğimiz gereği bu türlü iddialara sadece güler geçeriz. Çünkü tüm enerjimizi adaletin tecellisi için harcamamız gerekmektedir.....
YORUM GÖNDER